Hazırlamakta olduğum bir yazı için evrim kuramı ile ilgili birkaç kitap okumam gerekti. Bu kitapların Türkçe baskıları ne yazık ki yok. Fakat bulundukları ülke veya okudukları üniversite sayesinde İngilizce kitaplara erişimi olan evrim meraklıları için kitaplardan 3 tanesinin incelemesini buradan paylaşayım dedim. Bu kitapların ilk ikisi evrim kuramının etkilerini sosyolojik bağlamda inceliyor diyebiliriz. Üçüncüsü ise evrim sürecinde işleyen bir mekanizma olan eşeysel seçilime dair. Kitap incelemelerimiz devam edecek. İyi okumalar!
1) The Evolutionary Imagination in Late-Victorian Novels. JOHN GLENDENING.
Bildiğiniz gibi Darwin, “doğal seçilim yoluyla evrim” kuramını 150 yıl önce yayınladı (1859). Bu tarihin denk geldiği dönem (1837’den 1901’e) İngiltere’de Viktoryen Dönem olarak anılıyor. Bu kitap da aslında ilginç bir konuya el atıyor: Darwin evrim kuramını ortaya attıktan sonra, o dönemde yazılan romanlar evrim fikrinden nasıl etkilenmiş, hatta bu fikri alıp nasıl kullanmışlar ve dahi nasıl eleştirmişler vesaire.
- Kraliçe Viktorya
Yazarın incelediği kitaplar arasında Bram Stoker’ın Dracula’sı, H.G. Wells’in “Doktor Moreau’nun Adası” kitapları da var. Yazar, evrim kuramının bu romanlarda, bilimsel anlayışımızda yarattığı ilerlemeden ziyade, insanlar üzerinde yarattığı endişe, belirsizlik ve kafa karışıklığı açısından ele alındığından bahsediyor. Bu arada her iki romanın filmleri de var -Dracula’yı zaten biliyorsunuzdur-. Dr. Moreau’nun Adası’nın 1977 yapımını buradan izleyebilirsiniz (kitap da burada). Filmi izlerseniz, öyküdeki ana eleştirilerden birinin, adada çılgın deneyler yapan (hayvanları insan-hayvan arası canlılara dönüştüren) Dr. Moreau üzerinden, bilim insanlarının “tanrıyı oynamasına” yönelik olduğunu pek rahatlıkla görebilirsiniz. Mesela filmde şöyle bir diyalog var:
Dr. Moreau: İzin ver sana bir şey göstereyim. Embriyolar… Köpek, fare, insan embriyosu… Hepsi neredeyse birbirinin aynı görünüyor. Zaten gelişmeye aynı şekilde başlıyorlar. […] Fakat her birinin sonunda ne kadar farklı göründüğünü biliyoruz. Neden? Bir hücre nasıl oluyor da belli bir yapıya, hiç değiştiremeyeceği bir kadere sahip oluyor? Bu kaderi biz değiştirebilir miyiz?
(O ana kadar uslu uslu dinleyen) Mr. Braddock: Peki ama değiştirmeli miyiz?, diye soruyor. Bu soru gelene kadar heyecanlı bir paylaşım içinde olan Dr. Moreau birden Braddock’un kendisini anlamadığını düşünüyor ve küskün bir çocuk gibi embriyoların bulunduğu dolabın kapağını kapatıyor. “Görüşürüz Mr. Braddock”, deyip mutsuz bir ifade ile ortamdan ayrılıyor.
John Glendening de kitabında, romanın Dr. Moreau ile Darwin arasında üstü kapalı bir karşılaştırma yaptığını, aynı zamanda Darwin’le doğrudan bağlantılar kurduğunu söylüyor (bunları filmden anlamak güç olabilir). Mesela, Moreau’nun adasının kitapta bahsedilen koordinatları Galapagos Adaları’nın hemen yakınlarına düşüyor vesaire. Bu açıdan bakarak filmi izlemek benim açımdan keyifli oldu. Hoş “bilim adamı” figürü o kadar acımasız ve deli çiziliyor ki, Glendening’in incelemek için neden bu öyküyü seçtiğini rahatlıkla anlıyorsunuz. Eski bir film olduğu için yavaş ilerliyor ama yine de tavsiye ederim, tarihe bir göz atmak isteyenlere.
2) The Caveman Mystique. MARGARET McCAUGHEY
Martha McCaughey, Appalachian Eyalet Üniversitesi’nde Disiplinlerarası Çalışmalar bölümünde profesör, ayrıca Kadın Çalışmaları’nın yöneticisi. Kitapta önce Darwinizmin, evrimsel psikolojinin ve feminizmin tarihi ve sosyal bağlamda bir incelemesi var (-ki genel olarak Darwinizmin ne olduğunu anlamak, tarih boyunca etkilerine göz atmak için bile iyi bir özet). Daha sonra, Batı kültüründe erkeğin cinsel kimliğinin, kendine bakışının popüler Darwinizm ve evrimsel psikoloji tarafından, özellikle de popüler medya aracılığıyla nasıl etkilendiğine değiniyor. Kitabın olayları hem feminist ve sosyolojik akımlar açısından hem de -yazarın eleştirilerinin ana hedefi olsalar da- biyolojik bilimciler tarafından ele alması, ve saplantılı bir tonunun olmaMAsı hoşuma gitti. Ayrıca yazar evrim kuramının geçerliliğine dair en ufak bir şüphesi olmadığını ve kitabın kesinlikle buna ilişkin bir söylemi olmadığını özellikle belirtiyor.
“Erkek neden aldatır, neden tecavüz eder? Kadının beyni erkekten farklı mı çalışır” gibi cinsel kimlik sorularına evrim kuramı üzerinden cevap arayan ve öne sürdüğü hipotezlerle medyada bol bol yer alan “evrimsel psikoloji” alanı, son yıllarda gitgide daha çok bilim insanı tarafından eleştiriliyor. (Hatta burada Müspet İlimler blogunda bu konuda güzel bir yazı var). Nitekim McCaughey de, evrimsel psikologların hipotezlerini çok erkek merkezci (veya heteroseksüel merkezci) düşünerek oluşturduklarını söylüyor. Ardından, yine evrim kuramı temel alınarak, insan psikolojisine dair bu konuları açıklamak için aslında alternatif fikirler üretilebileceğini söylüyor, nitekim kendisi de böyle ilginç fikirler ortaya atıyor.
3) Evolution’s Rainbow. JOAN ROUGHGARDEN
Kitabın yazarı Joan Roughgarden, Stanford Üniversitesi’nde profesörü, davranışsal ekoloji alanında eşeysel seçilim konusunda çalışmaları var. Yukarıdaki iki akademik kitabın aksine bu kitap popüler bilim okuruna hitaben yazılmış. Roughgarden kitapta özetle, cinsiyet ve cinsellik konularında Darwin’in eşeysel seçilim görüşüne alternatif görüşler ileri sürüyor. Evrim kuramı cinsiyet kavramını başka diğer türler açısından ele alırken Darwin’in ilk ortaya attığı eşeysel seçilim fikirlerini temel alanların insanmerkezci davrandıklarını anlatıyor. Zira Roughgarden’a göre doğadaki tüm canlılara ilişkin hipotezler geliştirirken, sınırları hem kültürel hem biyolojik olarak insandaki gibi katı şekilde çizilmiş “iki” cinsiyet (dişi-erkek) üzerinden gitmek hatalı. (Burada yine parantez içinde özellikle belirtmeliyiz ki, Roughgarden’ın kitabı da, temelde “doğal seçilim yoluyla evrim” kuramını tabi ki kabul ediyor, sadece “eşeysel seçilimi” farklı açıklama yolları öneriyor.) Nitekim kitabı okurken yazarın verdiği örneklerden görüyoruz ki, başka canlılarda insanda olduğu gibi “erkek” ve “dişi” cinsiyetler arasındaki fark o kadar belirgin olmayabiliyor (kitabın ilk yarısında bu çeşitlilikten bashediliyor). Örneğin, kanguru sıçanı (Dipodomys ordii) denilen bir tür hayvanın bireylerinde birçok karışık cinsiyete rastlanıyormuş: bireylerin yaklaşık %16’sı hem sperm hem yumurta hücresi üretiyor, üstelik hem bir penise ve testislere hem de bir vajinaya ve yumurtlalıklara sahip. Yine çok ilginç başka bir örnek de fener balıklarından (anglerfish) geliyor: Bu balık türünün bütün erkekleri “cüce” (dişilerden 40 kat küçükler) ve kendi başlarına yaşayamıyorlar. Dişilerin salgıladığı kokuyu algılayabilen kocaman burun delikleri var. Bu sayede dişinin yerini tespit eden fener balığı erkeği, dişinin sırtına ağzındaki kıskaçlarla tutunuyor ve vücudu dişinin vücuduna yapışıyor (adeta kaynak yapılmış gibi). Bu noktadan sonra erkek artık dişinin vücudunun bir parçası haline geliyor, içorganları eriyor ve sadece üreme için kullanılıyor. Gerekli besinleri de dişinin vücudundan sağlıyor. Daha ilginci, bir dişiye birden fazla erkeğin “yapışabiliyor” olması.

Yani, modern eşeysel seçilim kuramları, Roughgarden’a göre kültürel önyargılardan etkilenerek bugünkü hallerini almış ve doğayı yorumlarken, yukarıdaki örneklerde anlatılan çok farklı dişi-erkek senaryolarını gözardı ederek, insan için geçerli olan senaryoyu temel alıyor. Kitabın henüz okumadığım ikinci bölümü ise insandaki cinsiyet ve cinsel kimlik çeşitliliğinden bahsediyor. (Bu arada Roughgarden’ın, Müspet İlimler blogunun yazarlarından, aynı zamanda bir Evrim Çalışkanı olan Erol Akçay’ın da hocası olduğunu ekleyelim!)
Özetle, Darwin evrim kuramını ortaya attığı yıllarda İngiliz edebiyatı bundan nasıl etkilendi, derinden incelemek isterseniz -dili oldukça ağır olan- ilk kitabı, günümüzdeki evrimsel psikoloji kuramlarının popüler kültürde nasıl yer alıp erkeğin yeni bir kimlik ediniş sürecine nasıl etki ettiğini, feminizm ile evrimsel psikoloji arasındaki ilginç tartışmanın ayrıntılarını okumak isterseniz ikinci kitabı, çok daha keyifli bir dile sahip, doğadan ilginç örneklerle dolu, insandaki ve diğer hayvan türlerindeki cinsiyetlere, cinsel kimliklere bakış açınızı değiştirecek, evrim sürecindeki eşeysel seçilime farklı yaklaşımları öğrenmenizi sağlayacak bir kitabı tercih ederseniz de üçüncü kitabı edinmenizi tavsiye edebilirim.
Yazan: B. Duygu Özpolat.