Dinozorlar 65 milyon yıl önce dünyada hakimiyetlerini yitirene kadar memeliler geri planda bir canlı grubuydu. Yeni bir araştırma, dinozorlardan hemen sonra boşalan ekolojik alanlara yayılan memelilerin, azami vücut büyüklüklerinin 40 milyon yıl boyunca arttığını ancak sonunda çeşitli sınırlara dayandığını gösteriyor.

Günümüzde memeliler, dünyanın hem cüssece büyük, hem de en yaygın hayvan gruplarından biri. Fosil kayıtlarına göre ilk memeli-benzeri canlılar 200 milyon yıl önce, sürüngenimsi atalardan evrildiler. Önce gagalı ve yumurtlayarak üreyen, sonra kanguru gibi keseli ve insan-gibi eteneli (plasentalı) türler ortaya çıktı.
Ancak varlıklarının ilk 140 milyon yılı boyunca memeliler, bugünkü memelilerden farklıydı. O zamanki atalarımız ekseriyetle küçük, en büyükleri de 10-15 kiloyu aşmayan türlerdi. Ayrıca dünyanın sınırlı bölgelerinde yaşamaktaydılar. Bunun sebebi aynı dönemde dinozorların dünyaya hakimiyetiydi.
65 milyon yıl önce dinozorların yokoluşu, memeliler için büyük bir fırsat yarattı. Bu dönemden itibaren memeliler çok hızlı bir değişim geçirmeye başladılar. Bu değişim, dinozorlardan arta kalan alanları ve rolleri memelilerin üstlenmesiyle açıklanır. Örneğin dinozorların hakimiyetindeki Mezozoik dönemde uçan memelilere rastlanmazken, dinozorlar yokolduktan yalnızca 15 milyon yıl sonra yarasalar ortaya çıkmıştı.
Science dergisinde geçtiğimiz hafta yayınlanan bir araştırmada ise, dinozorların ardından memelilerin vücut büyüklüklerinin nasıl bir değişim geçirdiği incelendi (referans). Felisa A. Smith önderliğinde 13 farklı araştırma kurumunda çalışan 20 biyolog, farklı kıtalarda yaşamış bulunan çeşitli memeli takımlarına ait fosil kayıtlarını ele aldılar. Grup, fosillerin vücut ağırlıklarını tahmin ederek bunların zaman içindeki değişimlerini çözümlediler.
Araştırmacılar, 65 milyon yıl öncesinden itibaren memelilerin azami vücut büyüklüklerinin hızla artmaya başladığını gördüler: 15 milyon yıl içinde en ağır türler 10 kilogramdan 1 tona çıkmış, bundan 25 milyon yıl sonra ise 10 tona yaklaşmıştı. Bugün soyu tükenmiş olan Megatherium (dev tembel hayvan) ve mamut gibi türler bu dev memeliler arasındaydı.
Dahası, farklı kıtalarda bağımsız memeli türleri arasında aynı ‘devleşme eğilimi’, aşağı yukarı eşzamanlı yaşanmıştı.
Smith ve ortakları, 65 milyon yıl önce başlayan bu eğilimin 40 milyon yıl içinde zirve yaptıktan sonra durduğunu da tespit ettiler. Yani son 25 milyon yıldır dünyamızda çok sayıda kara memelisi devleşti (örneğin Afrika fili) ancak devleşen yeni türler hiçbir zaman 10-20 ton sınırını geçmediler.

Çalışma aynı zamanda, farklı jeolojik dönemlerin ortalama sıcaklıklarını ve her dönemde dünyadaki toplam kara alanını, o dönemde memelilerin azami vücut büyüklükleriyle karşılaştırdı. Örneğin canlılar büyüdükçe yüzey/hacim oranı küçülür; bu nedenle aşırı büyük memeliler sıcak ortamlarda, yüzeylerinden ısı kaybedemedikleri için zorluk çekebilirler. Araştırmacılar, hem ortalama sıcaklığın hem de toplam kara alanının, vücut büyüklüğünü etkilediğini tespit ettiler.
Bu çalışma, dev memelilerin evrimini güdüleyen etkenin, dinozorların boşalttığı ekolojik alanların hızla doldurulması olduğuna işaret ediyor. Devleşme eğiliminin yaklaşık 25 milyon yıl önce durmasını ise, birkaç tonluk dev memelilerin iç (fizyolojik) ve dış (ekolojik) sınırlara dayanmış olmalarıyla açıklayabiliyoruz.
Bahsi birkaç tonluk dev memelilerin bir kısmının, örneğin dev tembel hayvanın, son birkaç onbin yıl içinde avcı-toplayıcı insan gruplarının elinde yok olmuş olması ise ilginç bir ayrıntı. Dev memelilerin yaşam alanları, alet kullanan, hızlı üreyen ve yayılmacı bir türün etkisi altında yeniden kısıtlanmış görünüyor.
Hazırlayan: Mehmet Somel
Güzel yazı ve paylaşım için çok teşekkürler Evrim Çalışkanları! Değerli bilimcimiz Prof. Haluk Ertan’ın ” Biyolojik Evrim Kuramının Arkasındaki Yaşam Charles Robert Darwin ” adlı muhteşem kitabını okuyorum ve çeşitli fikirler ediniyorum ve heyecanlanıyorum okudukça. Daha yolun çok başındaki bir bilim insanı adayı olarak ( Ankara Üniversitesi’nde Biyoloji yüksek lisansı yapmaktayım ), son derece hızlanan ve artık tamamen bilgi yığınları arasında iyi bağlantılar kurabilme ve gelişmelerden en taze haberleri alabilme yeteneğine bakan bir bilim dünyasında yaşadığımızın bilincindeyim. Darwin kitapta yazanlara bakılırsa bir mektubunda “Genç doğabilimcilere evrimi etraflarına en iyi şekilde anlatıp, kabul ettirme” görevini yüklemiş ve ” Genç doğabilimcilere umut bağladığını” söylemiş… Ben de Moleküler Evrim konusunda kendini geliştirmeye adamış bir genç “doğabilimci” ( ülkemizdeki koşullarda tam olarak bunu hissedemesem de ) olarak Evrim Çalışkanları adına çalışma ve Moleküler Evrim hakkında bilgi toplama gönüllüsü olmak istiyorum, eğer siz de kabul ederseniz. Çalışmalarınızı uzun zamandır takip ediyorum ve yaptığınız röportajlardan da çok memnunum, bilinçlendiriyor. Özellikle Dr.Betül Kacar Arslan’la gerçekleştirdiğiniz söyleşide yapıldığını duyduğum çalışmalar beni çok heyecanlandırdı. Ülkemizde bilimin gidişatını endişeyle seyretmek istemediğim için sizlerin vasıtasıyla çok ufak bir katkıda bulunabilirsem ne mutlu bana diyorum. Tekrar Teşekkürler bu yazıyı hazırlayan Mehmet Somel’e ve siz Evrim Çalışkanları ailesine.. Ankara’dan bütün Çalışkanlara sevgi ve saygılarımla! 🙂
LikeLike
selam
dinozorların nasıl yok oldukları ile ilgili bir makale okudum. dünyaya gök taşı çarptı toz bulutu , güneş görmeme vs. vs bir çok şey söylenmiş. mantıksız değil ama benim merak ettiğim bir şey var. memeliler nasıl hayatta kaldı ? aslında bakarsanız dinozorlardan daha güçsüzüz. önce bizlerin sonra dinozorların yok olması bana daha mantıklı geliyor.
evrim konusunda kafamabir şey takıldı. şu üstte filin evrimi verilmiş. dinozorlar sürüngen olarak sınıflandırılıyordu ancak fil bir memeli. filin kalp kapakçıkları kapalı iken,sıcak kanlı iken biz dinozorların soğuk kanlı hayvanlar oldugunu ( %80) düşünüyoruz.
beni aydınlatabilir misiniz?
LikeLike